Yargıtay, geri ödeme zamanının belirlenmediği bir ödünç sözleşmesi ile ilgili uyuşmazlıkta, ifa zamanının nasıl belirleneceğini açıklayarak davanın ifa zamanından önce açılmış olması durumunda esastan red kararı vermek yerine usulden red kararı verilmesini gerektiği yönünde karar vermiştir. Karar gerekçesi açağıda paylaşılmıştır.
"Uyuşmazlığa konu alacağın ödünç verme sözleşmesinden kaynaklandığı anlaşılmakla uyuşmazlığın esasına girilmesinden önce, ödünç verilen bir paranın geri verme zamanının belirlenmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK.'nun 392. maddesinde ödüncün geri verilme zamanı; "ödüncün geri verilmesi konusunda belirli bir gün ya da bildirim süresi veya borcun geri istendiği anda muaccel olacağı kararlaştırılmamışsa ödünç alan, ilk istemden başlayarak altı hafta geçmedikçe ödüncü geri vermekle yükümlü değildir" şeklinde belirlenmiştir. Dosyada sunulan delilere göre taraflar arasında, paranın geri ödenme zamanın belirlendiğine dair bir sözleşme olmadığı gibi davacının bu yönde bir açıklaması da yoktur. Davacı taraf her ne kadar icra takibinden önce alacak konusu bedeli istediğini beyan etmiş ise de buna ilişkin herhangi bir belge veya ihtarname sunmamıştır. Yasal düzenleme uyarınca davacının icra takibi başlatması veya dava açması için, iade talebinde bulunup 6 hafta beklendikten sonra takibe geçmeli veya dava açmalıdır. Anılan süreye uyulmadan başlatılan takip usul ve yasaya uygun değildir. Bu durumda; davacının, bu paranın tahsili için takip başlatmadan ve dava açmadan önce, paranın ödenmesi içinde davalıya bildirimde bulunması (ihtarname göndermek vs.), bu ilk bildirimin üzerinden de altı haftanın geçmesini beklemesi gerekmektedir. Dava konusu alacağın henüz muaccel olmaması nedeniyle takip ve davanın erken açıldığı anlaşılmakla davanın esasına girilmeden önce, usul ekonomisi gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. "
Kapağan Hukuk Bürosu