Başvuru sahibi EMİN ARDA BÜYÜK tarafından Anayasa Mahkemesine yapılan 2017/28079 sayılı başvuruda 02.07.2020 tarihinde karar verildi. Başvuru, güven ilişkisinin bozulduğu gerekçesine dayalı olarak iş akdine son verilmesi üzerine açılan işe iade davasının esası incelenmeden reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkeme hakkının ihlal edildiğine yönelik başvuruda Anayasa Mahkemesi başvuru sahibini haklı buldu.
Mahkeme dava konusu; Mahkeme 667 sayılı KHK' nın 4. maddesi hükmüne dayanarak 29/12/2016 tarihnde, davanın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde, davalı üniversitenin asıl işveren diğer davalı şirketin ise alt işveren olduğu ifade edilmiş, asıl işveren konumundaki üniversitenin bir kamu kurumu olması nedeniyle 667 sayılı KHK hükümlerini uygulamakla yükümlü olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, kamu kurumu tarafından söz konusu KHK hükümlerine göre bir değerlendirme yapıldığı takdirde bunun yerindeliğinin iş mahkemesince araştırılmasının mümkün olmadığını açıklamıştır. Kararda asıl işveren üniversite tarafından gönderilen yazıya göre başvurucunun iş akdinin alt işveren tarafından feshedildiğine özellikle vurgu yapılmıştır. Mahkeme ayrıca 4857 Sayılı Kanun' un olağan koşullar için öngörülen işe iade müessesine ilişkin hükümlerinin olağanüstü hal döneminde yapılan fesihler için uygulanamayacağını kabul etmiştir.
Başvurucu karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde 667 sayılı KHK'da alt işveren bünyesinde çalışmakta olup terör örgütleri ile irtibatı tespit edilen işçilerin iş sözleşmelerinin akıbeti ile ilgili olarak herhangi bir hükmün bulunmadığı ileri sürülmüştür. Başvuruya göre 667 Sayılı KHK' nın 4. maddesinin olayda uygulanması mümkün değildir.
İzmir BAM 3. Hukuk Dairesi 01.02.2017 tarihli kararında başvurucunun 667 sayılı KHK' nın 4. maddesi kapsamındaki bir işyerinde çalıştığını, KHK'da verilen yetkiye dayanılarak Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) ile bağlantısı nedeniyle işine son verildiğini belirtmiştir. Daire özellikle anılan maddede belirtilen şekil koşullarının gerçekleştiğinden bahsederek ''akdin feshinde yasal zorunluluk bulunduğu'' gerekçesiyle ilk derece mahkemesince verilen kararı hukuka uygun bulmuş ve istinaf talebini reddetmiştir.
Başvurucunun benzer iddialar içeren temyiz talebi de Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 11.04.2017 tarihli kararıyla reddedilmiştir. Nihai karar 30.05.2017 tarihinde başvuruya tebliğ edilmiş, başvurucu 14.06.2017 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
Anayasa Mahkemesi hususu derece mahkemelerinin dava konusu uyuşmazlığın esasını incelememeleri sebebiyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkeme hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır.
Kapağan Hukuk Bürosu