GÖRME ENGELLİ AVUKATA YÖNELİK AYRIMCILIĞA 40.000 TL İDARİ PARA CEZASI

 

İzmir'de avukatlık görevini icra etmekte olan, görme engelli M.B.Ö, . Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde 23 yıldır avukat olarak görevine devam etmektedir. 19.03.2019 tarihinde düzenleme şeklinde vekaletname çıkartmak amacıyla muhatap kuruma başvurmuş olup " 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun 73’üncü maddesi uyarınca görme engelli olması sebebiyle ancak ikitanık huzurunda işlemyapılabileceğinin tarafına belirtildiğini, c. İleri sürülen bu hususun genel hukuki düzenlemelere aykırı olduğunu belirtmesine karşın reddedilerek işlem yapılmadığını, talebinin kabul edilmeme nedeni olarak İzmir ... Noteri tarafından kendisine Türkiye Noterler Birliği tarafından yayınlanan 21/03/2014 tarih ve (2) sayılı Genelge’nin gerekçe gösterildiğini, bu Genelge ile görme engelli vatandaşların düzenleme şeklinde yapacakları işlemlerde iki tanık bulundurulmasının zorunluluk olarak düzenlendiğinin belirtildiğini, bu nedenle tanık bulundurulmadan işlemyapılmayacağının ifade edildiğini, ç. Bunun üzerine 1512 sayılı Kanun’un 73’üncü maddesine göre “okuma yazma bilen görme engellilerin yapacakları işlemlerde iki tanık bulundurulmasının görme engelliğinin isteğine bağlı olduğunu”, ilgili noterliğe talebini yazılı olarak ilettiğini, talebireddedilecekse yazılı olarak reddedilmesiniistediğini, d. Ancak (2) sayılı Genelge’yi gerekçe gösteren ilgili noter tarafından işlemin kesinlikle yapılamayacağının söylendiğini ve yazılı olarak cevap vermekten de imtina edildiğini, yazılı talebin İzmir … Noterliğinin evrak kayıt birimine verildiğini ve 21 No’lu evrak kayıt numarası ile kayıt altına.." alınmış ancak gerekli işlemler yapılmamıştır. 

Bunun üzerine başvurucu "AYRIMCILIK YASAĞI İHLALİ" gerekçesiyle Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna (TİHEK) başvurmuştur. zira bu husus  1512 sayılı Noterlik Kanununun “Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme engelli olduğunu anlarsa, işlemler engellinin isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması hâlinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur.” şeklindeki 73’üncü maddesine aykırılık teşkil etmektedir.

TİHEK, yapmış olduğu inceleme sonucunda ". Somut olayda başvuranın kişisel özellikleri kapsamında bir değerlendirme yapıldığında ise kişinin, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde 23 yıldır avukat olarak görev yapan, aynı zamanda arabulucu ve uzlaştırmacı görevlerini de ifa eden, eğitim almış, mesleki kariyer sahibi bir birey olduğu anlaşılmaktadır. Başvuran avukatlık kimliğisayesinde müvekkillerinden aldığı vekâletname ile tüm resmi ve özel kuruluşlarda başkası adına beyanatta bulunma, hareket etme ve başkasını temsil etme yetkisini haiz iken noter huzurunda kendi adına ve hesabına, kendi imzasıyla bağlayıcı işlem tahsis edememekte; talebi olmamasına rağmen tanık huzurunda işlem yapılmaya mecbur bırakılmaktadır. Bu bağlamda öncelikle önemli olan husus, engelli bireylerin “birer merhamet nesnesi” değil kendi yaşamları üzerinde kararsahibi hak özneleri olduklarının anlaşılması gerektiğidir. Görme engellilerin Braille alfabesi dışında okuma imkânına sahip olmayan kişiler olarak değerlendirilmeleri, aynı zamanda kalıp yargı içermektedir. Görme engellilerin durumuna ilişkin kamu kurum ve kuruluşlarınca ayrıntılı bilgi sahibi olunmadığı görülmekte birlikte bu alanda farkındalık eksikliği bulunduğundan dolayısorunların çözümüne yönelik gerçek bir arayış içerisine girilmediği anlaşılmaktadır. Engellilere sürekli korunmaya muhtaç oldukları algısıyla yaklaşılmamalı; engellilere karşı var olan ön yargı ve kalıp yargılar ortadan kaldırılmalıdır. 34. Noterliklerde işlemlerin Braille alfabesiyle yazılmaması nedeniyle başvuranın yazılanları okuma imkânının bulunmadığı iddialarının erişilebilirlik açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir. Erişilebilirlik, hem EHİS’in hem de 5378 sayılı Kanun’un dayandığı temel ilkelerden birini teşkil etmektedir. EHİS’in denetim organı olan Engelli Hakları Komitesi, 2 No’lu Genel Yorumunda erişilebilirlikle alakalı şu açıklamayı yapmaktadır: “Erişilebilirlik gruplarla ilgilidir, öte yandan makul düzenleme yapma bireylerle ilgilidir. Bu, erişilebilirlik sağlama görevinin ex ante (uygulama öncesi) bir görev olduğu anlamına gelmektedir. Bu nedenle, Taraf Devletler bir yere girilmesi ya da hizmetin kullanılmasına dair bireysel bir talep almadan erişilebilirliği sağlama görevine sahiptir. Taraf Devletlerin, engelli bireylerin örgütleri ile istişare içinde kabul edilen erişilebilirlik standartlarını belirlemesi gerekmekte ve bu standartlar hizmet sunucular, müteahhitler ve ilgili diğer paydaşlar için ayrı ayrı belirlenmelidir. Erişilebilirlik standartları kapsamlı ve standart şekilde olmalıdır.”(Engelli Hakları Komitesi 2 No’lu Genel Yorum, para.25) 35. Anayasa’nın 17’nci maddesinde belirtildiği üzere, herkes maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına sahiptir. Bu kapsamda engelli bireylerin tüm bireylerle eşitşekilde bu haklarını kullanabilmeleri açısından erişilebilirliğin hayatın her alanında tesis edilmesi gerekmektedir. Nitekim 5378 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesi uyarınca erişilebilirlik; binaların, açık alanların, ulaşım ve bilgilendirme hizmetleri ile bilgi ve iletişim teknolojisinin, engelliler tarafından güvenli ve bağımsız olarak ulaşılabilir ve kullanılabilir olmasını ifade etmektedir. Eşitliğin hayata geçirilmesi adına sorumluluğu bulunan tüm aktörler gereken tedbirleri almakla mükelleftir. Engelli bireylerin temel hak ve özgürlüklerden yararlanmaları bakımından fırsat eşitliğine sahip olmalarının sağlanması adına erişilebilirlik ve farklı engelli grupların ihtiyaçlarını göz 12 / 13 önünde bulundurarak makul düzenleme yapma yükümlülüğü önem arz etmektedir. (TİHEK, 2021/253 sayılı Kurul Kararı, para.20-21) 36.Başvuru konusu olayda başvuran, görme engellilerin tanığa değil erişilebilirliğe ihtiyacı olduğunu, dijital teknolojinin sunduğu imkânlardan istifade edilerek hazırlanacak metinlerin görme engelliler tarafından okunabileceğini, bu kapsamda görme engelliler için erişilebilirliğin sağlanmasını talep etmektedir. Muhatap tarafından, noterliklerde, görme engelli başvuranlar için işlemlerin henüz Braille alfabesiyle yazılmamasısebebiyle başvuranın yazılanları mevcut haliyle okuma olanağı bulunmadığından tanık huzurunda işlem yapılmasının zorunlu tutulduğunu ileri sürdüğü görülmektedir. Muhatabın yazılı görüşündeki savunmada belirttiği üzere “noterlikte yapılan işlemlerde hukuki güvenliği sağlamak ve ileride ihtilaf yaratabilecek anlaşmazlıkları önlemek amacıyla” bir talep aranmaksızın, proaktif bir şekilde görme engellilerin noterde gerçekleştireceği işlemlerde okuma yazma olanağını temin edecek hizmetleri sunması gerekmektedir. Bu durum özellikle kamu makamlarının engellilerin bağımsız olarak yaşayabilmeleri ve yaşamın tüm alanlarına etkin katılımlarını teşvik için her türlü altyapı ve imkânların sağlanması görevi kapsamında düşünülmelidir. 37. Braille alfabesinin kullanılması haricinde noterde işlem gerçekleştirmek isteyen görme engellilerin yapılan işlemin içeriğine vakıf olmasına olanak sağlayacak, bilgiye aynen ulaşmasına imkan verecek kısa mesaj, e-posta, hafıza kartı gibi dijital teknolojinin sunduğu alternatif imkânlardan yararlanılabileceği açıktır. Görme engellilerin noterlerde yapacakları işlemlerin içeriğine vakıf olabilmesini sağlayacak ekipmanların temin edilmemesi, görme engellilerin ihtiyaçları göz ardı edilerek erişilebilirlik gereksinimlerini karşılayabilecek biçimde düzenlemelerin yapılmaması, engellilik temelinde ayrımcı bir muamele teşkil etmektedir. 38. Ülkemiz açısından çekince veya beyan olmaksızın on üç yıldır yürürlükte olan EHİS'in uygulanma sürecinin uluslararası düzeyde denetimi gerçekleştiren BM Engelli Hakları Komitesi tarafından hazırlanan 9 Nisan 2019 tarihli nihai gözlem raporunun 25'inci maddesinin (b) hükmünde "Noterlik Kanununda yapılan değişikliklere rağmen, görsel, işitsel ya da konuşma güçlüğü olan bireylerin noterde yapacakları işlemler için yanlarında iki şahit aranması uygulamasının halen devam edilmesinden" endişe duyulduğu değerlendirmesine yer verilmiştir. Komite'nin, yasa önünde eşitlik hakkına ilişkin 1 sayılı genel yorumunu hatırlatarak, "Tüm engelli bireylerin yasa önünde eşit tanınması yönünde değişikliklerin yapıldığı Noter Kanununa uyumun temin edilmesi" tavsiyesinde bulunduğu hususu da göz önüne alınmalıdır." gerekçesiyle  "görme engellilerin yapacağı işlemlerde tanık bulundurulmasının ancak görme engellinin talepte bulunması halinde gerektiği hususu kanunda açıkça düzenlenmiş olmasına rağmen görme engellilerin yapacağı düzenleme şeklindeki işlemlerde tanık bulundurulmasının uygulamada bir zorunluluk olarak dayatılmasının; okuma yazma bilen, imza atabilen görme engellilere yönelik farklı muamelenin makul ve meşru bir nedene dayanmadığı, farklı muameleye tabi tutulan görme engelli bireye aşırı ve olağanın ötesinde bir külfet yüklediğinden eşitlik ilkesinin ve ayrımcılık yasağının ihlal edildiği" ne kanaat getirilmiştir. Bu nedenle Muhataplar hakkında 40.000 TL İDARİ PARA CEZASI uygulanmasına karar verilmiştir.

-29.08.2022